2013/12/07

Onkai Isshi Mimibukuro: 18. O-Bon Patlıcanı / 18. O-Bon Eggplant

O-Bon Patlıcanı

Bir ilkokul öğrencisi olduğum zamanlardan kalma bir hikaye.

Ellerimde sayısız siğil vardı. Onları sıkıyordum, ve sürekli sıkmaya devam ettim. Bir doktora danıştım, öngördükleri sıvı nitrojen hiçbir etkiye sahip değildi. Yine de haftada bir gün oraya gitmeye devam ettim. Ancak bir ilkokul öğrencisi olarak vakitlerim dolu dolu geçmiyordu ama liseye geçtiğim zaman görünüşüm canımı sıkmaya başladı ve farkına bile varmadan o siğiller benim için büyük bir sorun haline gelmişti.

Bir yaz gününde, büyükannem aniden şöyle dedi: Bu siğilleri bir O-bon patlıcanıyla ovabilir ve sonra onu hiç kimsenin göremeyeceği bir yere saklayabilirim, tabii ki de iyileşmek istiyordum. Her yolu deneyecektim, bu yüzden büyükannemin sözlerine karşı hiçbir sorum yoktu, böylece O-bon başladı, yemek çubuklarımla bir patlıcanı aldım ve hızlıca iki elime de sürttüm, ve sonra onu çitle çevrilmiş saklı bir alandaki fidanların altına gizlice gömdüm.

Ardından ne kadar zaman geçmişti acaba? Bir gün, o patlıcanı gömdüğümü tamamen unuttuğumda, aniden fark ettim ki siğiller ben onları düşünmüyorken yok olup gitmişlerdi. Bunu büyükanneme söylemeye gittiğimde ki gülümseyen yüzünü hala hatırlıyorum.


<Koç'un Tefekkürü>
Bu hikaye bir kocakarı ilacından çok bir "büyü" gibi, ama iyi bir hikaye olduğunu düşünüyorum. Böyle bir şey söylemek... bu hikayelere bu şekilde bir "açıklama" getiren ne tür bir Koçum ben? Bunun sorulması ihtimali düşük, ama kesinlikle, "Kouchuu" da bile onun güzel bir hikaye olduğu yazmıştım, yani her şeyi hesaba katarsak ben sorumsuz bir koç oluyorum. Hayaletli bir hikayeden çok, senin korkun ve gizemliliğin çok güzel ifade edilmiş. Bu şartlar altında Koç'un açıklaması önemsiz kalıyor. Bunun yanı sıra, Isshi, eğer okuyucular bu kitabın hepsini okursa, ikimizin de ne tür insanlar olduğumuzu anlayacaklarını düşünüyorum.


English:

A story from when I was a grade school student.

There were countless warts on both of my hands. I could crush them, and I kept crushing them again and again. I consulted a doctor and the liquid nitrogen they prescribed wasn't having any effect, but I kept going there one day a week. Nevertheless, my time as a grade school student wasn't good, but when I became a junior high student I started to be bothered by my appearance so before I knew it, those warts became a big trouble.

In the summer of one year, my grandma suddenly said this: I could scrub the warts with an O-bon eggplant, then bury it in a field where nobody would see it, and surely I would be cured. I felt like I was grasping for straws so I had no questions about my grandma's words, so once O-bon begun I took an eggplant in my chopsticks and quickly scrubbed it onto both of my hands, then I secretly buried it beneath some saplings that fenced in the hidden field.

How much time passed after that? One day, when I had completely forgotten that I'd buried the eggplant, I suddenly noticed that the warts had cleared up when it wasn't on my mind. I still remember my grandma's smiling face, when I went to happily report it to her.

<Coach's Contemplation>
This story is more like a "magic spell" than a folk remedy, but I think it's a good story. To say such a thing... what kind of Coach am I to have that kind of "description" for these stories? It's unlikely to be asked, but certainly, even in "Kouchuu" I wrote that it's a good story, so all in all I'm an irresponsible coach. More than being a spooky story, your scariness and mysteriousness were expressed well. So in these circumstances, the coach's description is trivial. Besides, Isshi, I think that if the readers read all of this book, they'll understand what kind of people the two of us are.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder